Çocukluk Çağı Aşıları

03.07.2020
Çocukluk Çağı Aşıları
Aşı Nedir? Nasıl etki eder? Ne işe yarar?
Aşılamada temel amaç; toplumda, özellikle bebek ve çocuklarda aşı ile önlenebilir hastalıkların ortaya çıkışını engellemek, dolayısıyla bu hastalıklardan kaynaklanan ölümlerin ve sakatlıkların önüne geçmektir.
İnsanlarda hastalık yapma yeteneği olan virüs, bakteri vb. mikropların hastalık yapma özelliklerinden arındırılarak ya da salgıladığı toksinlerin (zehir) kötü etkileri ortadan kaldırılarak geliştirilen biyolojik ürünlere aşı denir. Aşı, insanları hastalıklardan ve hastalıkların neden olduğu kötü sonuçlardan koruyabilmek için sağlıklı oldukları dönemde uygulanır. Bu yolla insan vücudu mikrop ya da toksinlerlerle hasta olmaksızın tanışır ve onlara karşı savunma geliştirir. Daha sonra mikropla karşılaştığında bağışıklık sistemi aşı nedeniyle önceden mikroba aşina kılındığı için  kolaylıkla başa çıkar ve kişi hastalığa yakalanmaz. Aşı ile oluşturulan hastalık direnci genellikle ömür boyu devam eder ve hastalık etkeni ile karşılaşınca onu etkisiz kılmak için savaşır.
Aşılanarak bağışık hale gelmiş bireylerin oluşturduğu toplumlarda bulaşıcı mikroplar insanlarda hastalık yapamadığı için diğer insanlara bulaşma olmaz ve salgınlar görülmez.
Hangi Hastalıkları Aşıyla Önlemek Mümkündür?
Türkiyede 13 hastalığa karşı rutin aşı uygulaması yapılmaktadır. Bunlar; difteri, boğmaca,  tetanoz, çocuk felci, hepatit A, hepatit B, H. influenzae tip b, pnömokok, tüberküloz, kızamık, kabakulak, kızamıkçık ve suçiçeği 'dir. Bunların dışında grip, menenjit, tifo, tifüs, sarıhumma, rotavirüs, japon ensefaliti, zona, kuduz, kolera ve serviks kanserine karşı da aşılar mevcuttur.
Bağışıklama ile Şimdiye Kadar Elde Edilen Başarılar Nelerdir?
Çiçek Hastalığı: 1924-1944 yılları arasında büyük salgınlara yol açarak, çok sayıda insanın ölümüne yol açmıştır. Yaygın aşılama ile 1977 yılında yeryüzünden tamamen yok edildi ve 1980 yılında çiçek aşısına son verildi.
Çocuk Felci: Yaygın aşılama nedeniyle tüm dünyada çok az vaka görülmektedir. Dünyada görülen çocuk felci vaka sayısı 1988 yılında 350.000 iken, bu sayı 2017 yılında 22’ ye inmiştir. Ülkemizde 20 yıldan beri çocuk felci görülmemekle birlikte tüm dünyada hastalık yok edilemediği için biz de aşılamaya devam ediyoruz.
Kızamık: 2001 yılında 31.000 vaka varken, 2017’de ülkemizden 84 vaka bildirilmiştir. Ancak aşılama oranları düşen toplumlarda vaka sayıları hızla hızla artmaktadır. Kızamık hastalığının uzun dönemde sinir sistemini tahrip ederek ölüme yol açan SSPE hastalığı da aşılama sonucu son derece azalmıştır.
Tetanoz: Ülkemizde yenidoğan tetanozu 2009 yılından beri görülmemektedir. Ancak 2017 yılında tamamı aşısız bireylerden oluşan 25 tetanoz vakası bildirilmiştir.
Difteri: Aşılamanın bir başarısı olarak öldürücü bir hastalık olan difteri neredeyse ortadan kalkmış, 2004 yılından beri tek difteri vakası görülmüştür. Ancak aşılamadan vazgeçildiği taktirde hastalığın yeniden ortaya çıkması her zaman muhtemeldir.
Aşılama ile son 30 yılda bulaşıcı hastalıklarda gözlenen azalma oranları:
Difteri %100
Boğmaca %99.5
Tetanoz %90
Çocuk Felci %100
Kızamık %96
Ayrıca aşılama sonucu aşıyla önlenebilir hastalıklar sonucu gelişen menenjit, beyin dokusu iltihabı, karaciğer yetmezliği, siroz, karaciğer kanseri, eklem iltihabı, orta kulak iltihabı, zatürre, anne karnından bebeğin sakat doğması ve SSPE gibi hastalıklar önlenmiştir.
Aşı Tipleri Nelerdir?
Canlı aşılar: Virüs veya bakterinin laboratuvar ortamında zayıflatılarak hastalık yapmadan, bağışıklık sistemini uyarması sağlanır. Canlı aşı örnekleri BCG, Kızamık-kızamıkçık- kabakulak, su çiçeği ve ağızdan verilen Çocuk felci aşılarıdır.
Ölü aşılar:
o       Hepatit A ve inaktive Çocuk felci aşısı (Tüm hücreli aşılar)
o       Hepatit B, Pnömokok, Hib, aselüler boğmaca, meningokok ve grip aşıları (Alt-birim aşıları: Mikrobun belli bir parçacığını içerir)
Toksoid aşılar: Difteri, tetanoz: Toksinin yapısı değiştirilerek hazırlanır
Aşı İçerikleri Nelerdir?
Aşılar, bağışıklık gelişmesini sağlayan antijen denen maddeleri, çok az miktarlarda da aşının güvenli ve etkili olmasında rol alan aşı etkinliğini artıran (Adjuvan), stabilizatör ve koruyucu maddeleri içerirler. TC Sağlık Bakanlığı tarafından temin edilip kullanılan aşıların hiçbirinde domuz ürünü bulunmamaktadır.
Aşılar son derece güvenilir biyolojik ürünler olup, üretim ve dağıtım aşamalarında çok sıkı kontrolden geçmektedirler. Ülkemizde kullanılan tüm aşılar Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Avrupa İlaç Ajansı (EMA), Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) gibi dünyaca kabul görmüş otoritelerce ya da Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından ruhsatlandırılmıştır. Aşıların tümü DSÖ tarafından önerilen ve onaylanan İyi Üretim Prosedürleri kurallarına uygun üretilmişlerdir.
Üretilen her bir seri için gerek üretici, gerek üretilen ülke resmi makamlarınca ayrıntılı analiz ve testler yapılmaktadır. Satın alınan aşı ve anti-serumların zararsızlık ve etkinlik analizleri ve uygunluk testleri Sağlık Bakanlığı bünyesindeki İlaç Biyolojik ve Tıbbi Ürünler Laboratuvarı tarafından deneyimli personel ve gelişmiş cihazlar ile yapılmaktadır.Uygulanan tüm aşı ve anti-serumlar analizlerden geçmiş ve güvenilirdir. Analizden geçmeyen aşılar iade edilmekte ve yerine başka bir seriden aşı istenmektedir.
Genel olarak aşılarda adjuvan olarak Aluminyum Hidroksit; koruyucu olarak Thiomersal ile antibiyotikler (Neomisin, kanamisin, eritromisin) ve stabilizatör olarak da Magnezyum klorid bulunmaktadır. Bir insanın tüm yaşamı boyunca yaıplacak aşılardan dolayı maruz kalacağı aluminyum hidroksit miktarı 4,5 mg kadardır. Bu miktar insan sağlığına zararlı olmayacak düşük bir düzeydir. Alüminyum sularda, unlu mamüllerde, ilaçlarda özellikle de mide ilaçlarında (20-30 mg) ve meyve sebzelerde bol miktarda bulunmaktadır. DSÖ Etil Civa’nın (Thiomersal) vücutta yarılanma ömrünün bir haftadan daha kısa olduğunu; dolayısıyla diğer civa bileşikleri gibi vücutta birikmesinin ve civaya bağlı bir takım kronik hastalıklara yol açmasının söz konusu olmadığını açıklamıştır.
Thiomersal genellikle çok dozlu aşılarda bulunmakta olup tek dozluk aşılarda bulunmamaktadır. Thiomersal içeren aşıların kullanımı ile Otizm başta olmak üzere bir takım kronik hastalıkların arttığı iddiaları üzerine bu ilişkiyi araştıran birçok bilimsel araştırma yapılmıştır. Bu çalışmalar sonucunda Thiomersal ile otizm arasında herhangi bir ilişki saptanmamıştır.
Kızamık aşısının da SSPE ve otizmle herhangi bir ilişkisinin bulunmadığı, DSÖ Aşı Güvenliği Küresel Danışma Komitesi tarafından deklare edilmiştir.
Sağlık Bakanlığının ücretsiz uyguladığı rutin aşılar hangileridir?

Sağlık Bakanlığının rutin aşı takviminde bulunmayan, ancak ülkemizde sıklıkla uygulanan özel aşılar hangileridir?
Grip aşısı, kuduz, meningokok (menenjit) aşıları, rotavirüs aşısı ve HPV – Human Papilloma Virus aşısı
Ayrıca yurtdışında Afrika gibi belli hastalıkların bulunduğu bölgeler seyahat edecek kişilere Tifo, Kolera, Sarı Humma vb. İlave aşılar yapılabilmektedir.
Aşıların yan etkileri nelerdir?
Aşılama enfeksiyon hastalıklarından korunma yanında, enfeksiyon hastalıkları nedeniyle oluşan sakatlıkların yada ölümlerin azaltılmasında da önemli role sahiptir. Aşılar da ilaçlar gibi birer tıbbi üründür ve tüm ilaçlar gibi bazı yan etkileri olabilmektedir. 
Aşı sonrası gelişen istenmeyen etkiler kısmen sık görülen hafif yan etkiler ve çok nadir görülen ciddi yan etkiler olarak ikiye ayrılabilir. 
Sıkça görülen hafif yan etkiler şunlardır;
Enjeksiyon (iğne) yerinde ağrı, şişlik ve kızarıklık gelişmesi, tüm aşılardan sonra değişen oranlarda (%5-60) gözlenebilir. Özellikle tetanoz aşısının tekrarlayan dozlarında bu reaksiyon daha sık gözlenmektedir. Bulgular genellikle 24-48 saat içinde kendiliğinden düzelmektedir. Şikayetleri rahatlatmak için enjeksiyon yerine soğuk uygulama ve ağrı kesici olarak parasetamol alımı önerilmektedir. Diğer aşılardan farklı olarak BCG aşısı sonrası, bağışıklık sistemin yanıtı ile enjeksiyondan 2-3 hafta sonra başlayan sivilce benzeri şişlik aşı sonrası %90-95 sıklıkla beklenen bir durumdur ve 2-5 ay sonra ciltte iz bırakarak iyileşir.
Ateş, baş ağrısı, kas ağrısı ve iştahsızlık aşılardan sonra görülebilen sistemik belirtilerdir. Farklı aşılarda değişen oranlarda gözlenmektedir. Örneğin ağızdan uygulanan çocuk felci aşısından sonra %1’den az sıklıkta görülürken, beşli karma aşı sonrası, % 20-40 arasında değişen sıklıkta görülmektedir. Bu belirtiler de 48-72 saat içinde kendiliğinden düzelmektedir.
Hepatit A aşısından sonra % 5’ten az sıklıkla ishal ve kusma geliştiği bildirilmiştir. Bu şikayetler genellikle 48 saatten kısa sürede düzelmektedir.
Kızamık-kızamıkçık-kabakulak aşısından sonra % 2-5 oranında, genellikle aşıdan sonraki 7-10. günlerde başlayan ve yaklaşık 2 gün süren döküntü görülebilir. Suçiçeği aşısından sonra enjeksiyon yerinde 2 civarı ya da enjeksiyon yerinden farklı yerlerde 3-5 adet suçiçeğine benzer lezyon görülebilir.
Parotit olarak adlandırılan, yanakta bulunan tükürük bezlerinin şişmesi ile seyreden durum kızamık-kızamıkçık-kabakulak aşısından sonra % 1’den az sıklıkta görülebilir. Lenf bezlerinin geçici olarak büyümesi de kızamık-kızamıkçık-kabakulak aşısından sonra çocukların yaklaşık olarak % 5’inde görülmektedir.
Çok nadir görülen ciddi yan etkiler şunlardır;
BCG aşısı sonrası lenf bezlerinin enfeksiyonu (bir milyon aşı dozunda 100-1000 vaka), BCG aşısına bağlı kemik enfeksiyonu (bir milyon aşı dozunda 1-700 vaka) ve aşı içindeki bakterinin oluşturduğu yaygın enfeksiyon (bir milyon aşı dozunda iki vaka) bildirilmiştir.
Difteri-boğmaca-tetanoz aşısı sonrası bebeklerde uzun süreli ağlama atağı (bir milyon aşı dozunda 0-4800 vaka bildirilmiştir), ateşli havale (bir milyon aşı dozunda 0-290 vaka bildirilmiştir), solukluk, çevresel uyaranlara cevap vermeme, kaslarda gevşeklik şeklinde görülen hipotonik hiporesponsif atak (bir milyon aşı dozunda 0-470 vaka bildirilmiştir) görülebilir. Ağlama atağı kendiliğinden düzelir, ateşli havale uzun dönemde epilepsi olarak adlandırılan sara hastalığına yol açmaz, iyi seyirli bir durumdur.Hipotonik hiporesponsif atak kendiliğinden geçer ve bu hastalarda uzun dönemde beyin gelişimini etkileyen bir sorun gösterilmemiştir. 
Kızamık-kızamıkçık-kabakulak aşısından sonra genellikle iyi seyirli ve kendiliğinden düzelen trombositopeni (kanamayı durduran kan hücrelerinde azalma) tablosu (bir milyon aşı dozunda 33 vaka bildirilmiştir) görülebilir.
Ağızdan uygulanan çocuk felci aşısından sonra aşıda bulunan virüsle paralitik polio hastalığı 700.000 - 3.400.000 aşı dozunda bir vaka olacak şekilde görülebilir. Bu risk daha çok ilk doz çocuk felci aşılamasından sonra söz konusudur. Bu nedenle ağızdan uygulanan çocuk felci aşısı, iğne şeklinde uygulanan çocuk felci aşısı iki doz yapıldıktan sonra verilmektedir.
Anafilaksi (alerjik şok tablosu), aşı içeriklerinden birine karşı ağır alerjisi olan kişilerde çok nadir (bir milyon aşı dozunda 0-1 vaka bildirilmiştir) olarak görülebilen bir durumdur.
Hangi durumlarda aşı yapılmamalıdır?
Aşıların uygulanmaması gereken durumlar son derece nadirdir. Aşıların kesin uygulanmaması gereken durumlarda ilgili aşı uygulanmaz.  Önlem alınarak aşı yapılacak durumlarda aşı takviminin ne şekilde tamamlanacağına, takip eden hekim tarafından karar verilir.
Aşıların uygulanmaması gereken genel durumlar
•   Bir aşının daha önceki dozlarında gelişen ciddi bir alerjik reaksiyon olan anafilaksi durumunda, o aşının sonraki dozları  yapılmamalıdır.
•   Bir aşı bileşenine karşı gelişen anafilaktik reaksiyon durumunda, bu maddeyi içeren diğer aşılar da yapılmamalıdır.
•   Hekim tarafından belirlenmiş ağır bağışıklık eksikliklerinde (hastalık veya ilaçlara bağlı), canlı aşılar (BCG, KKK, ağızdan çocuk felci aşısı, su çiçeği aşısı) yapılmamalıdır.
Aşılanmaya engel oluşturmayan durumlar
Aşağıda belirtilen durumlarda aşı uygulaması ertelenmez, aşı takvimine göre uygulamaya devam edilir.
• Allerji veya astım (yukarıda anlatıldığı gibi, aşının belirli bir bileşenine karşı bilinen bir alerjidışında),
• 38.5 °C’nin altında seyreden solunum yolu enfeksiyonu veya ishal gibi hafif hastalıklar,
• Ailede aşıyı takiben yan etki görülme öyküsü, ailede havale geçirme, felç veya epilepsi bulunma öyküsü (aşı yan etkileri genetik geçiş göstermez),
• Antibiyotik tedavisi görme,
• Anne sütü alma,
• Kronik kalp, akciğer, böbrek veya karaciğer hastalıkları gibi kronik hastalıklar, serebral palsi, Down sendromu gibi kalıcı nörolojik durumlar, prematürite (asılama ertelenmemelidir), •Ameliyat öncesi ve sonrası, gelişmegeriliği, yenidoğan sarılığı öyküsü,
• Aşılama sonrası ateş görülebileceğinden, ateşli nöbet geçirme öyküsü olan çocuklarda ateş çıkması beklenen dönemde ateş düşürücü verilmesi uygundur. Çocuk nöbet tedavisi alıyorsa tedavisine aksatılmadan devam edilmelidir.
COVID-19 Pandemisi ve Aşılama

COVID-19 Pandemisi Süresince Çocuklarımızın Aşılamaları Nasıl Sürdürülecek?

COVID-19 pandemisi sürecinde aşılama hizmetlerinin aksayabileceği ve aşı ile önlenebilir hastalıklarda artış olabileceği riski göz önüne alınarak; Bağışıklama hizmetleri COVID-19 önlemlerine uygun şekilde aksatılmadan sürdürülmektedir. Ebeveynler çocukların aşılanma durumlarını takip etmeli, aşı zamanı geldiğinde aile hekimleriyle iletişime geçerek aşı uygulamaları konusunda bilgi almalıdırlar. COVID-19 pandemisi döneminde de çocuklarımızın aşılanması hayati önem taşımaktadır.
COVID-19 vakası ve temaslısı olan çocuk ve yetişkinlerin aşı uygulamaları konusunda aile hekimleri ile iletişime geçilmesi uygun olacaktır.

COVID 19’a Karşı Aşı Mevcut mudur?

Halen tüm dünyada ve ülkemizde COVID-19’a karşı aşı geliştirme çalışmaları devam etmektedir.
Kaynak: Aşılarla ilgili bilgiler Sağlık Bakanlığının Web sayfasından özetlenerek alınmıştır.